Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nden Seçmeler I. Milli Eğitim Bakanlığı'nın 1000 Temel Eser dizisinden çıkmış, 1971'de İstanbul'da Millî Eğitim Basımevi'nde basılmıştır. Evliya Çelebi Seyahatnâmesi'nden seçilmiş ve bugünün Türkçesine çevrilmiş parçalardan meydana gelen bir eserdir; bu ciltteki seçmeler 308 sayfadır.
Türk Milli Eğitimi, farkında olmadan Korku Kültürü içinde oluşturulmuş ve Korku Kültürü'nü gelecek nesillere güçlenerek aktaracak şekilde çalışan bir sistemdir evlilik. Ve acı olan şudur: Milli Eğitime yön verenler Korku içinde çalıştıklarının henüz farkında bile değiller. Nasıl ki balık, suyun dışına çıkmadan suyun farkında olmaKorku Kültürü içine doğmuş insan da Korku Kültürü icind yaşadığının farkında değildir. İnsan farkında olmadığı bir alanda seçimleriyle değişim başlatma gücüne sahip olamaz. Bir kültür şablonundan çıkabilmek için önce içinde yaşanılan o kültür şablonunun farkında olmak gerekir.
Sayfa 130
Reklam
Dinler Tarihi Meğer Çok Oynakmış Satır aralarına en değerli ilmi sır bilgileri yazmak bu yazın ustasının en değerli hüneridir. Tarihi olan kültürü olan ve sır taşıyıcıları tarafından değiştirilmesine asla izin verilmeyen bir tek Türkler var. Zaman zaman devleti yöneten gafletler yüzünden yaşanır gerilemeler. Dijital peygamberler dinler
Bence Türk Birliği, hatta İslâm Birliği demek Türk kültürünün, İslâm ilminin birliği demektir. Daha umumi bir deyişle Türklerin aydınlanması, medeniyet yolunda ilerlemesi demektir. Biz yabancı ülkeler fethetmek değil, yerli üniversiteler açmak istiyoruz. O suretle ki Berlin'de, Viyana'da, Zürih'te, Hollanda'da "Niebelungen" efsaneleri ne tesir bırakıyorsa, "Ergenekon", "Alparslan" masalları da Tebriz'de, Bakû'da, Kazan'da, Budapeşte'de, Türkistan'da, Sibirya'da o tesiri yapmalıdır. Bunun için Almanya, Avusturya'yı, doğu İsviçre'yi istilâ etmedi ve bu ülkeler hakkında da hiçbir hırs beslemedi. Amerika ve İngiltere aynı kültüre sahip oldukları hâlde birbirlerini mahva çalışmıyorlar. Türklerin milliyetperver bir zümresi istiyor ki, medeniyet âleminde nasıl bir Latin medeniyeti, bir Anglo-Sakson terbiyesi varsa, bu medeniyet ve terbiye nasıl cihanda bir refah âmili olmuşsa, bir Türk medeniyeti, Türk kültürü de er ya da geç Doğu'da, o suretle bir terakki vasıtası olsun. Bu gayeye bizi ulaştıracak Savunma Bakanlığımız değil Milli Eğitim Bakanlığımızdır...
651 syf.
9/10 puan verdi
·
26 günde okudu
Kemal Tahir ile tanıştığım ilk eser diyebilirim ama bu eseri almadan önce Kemal Tahir ile ilgili belli bir bilgi birikimine sahip olmaya çalıştım. Hatta fikir dünyasının bana hiç de uzak olmadığını gördüm. Bu yüzden Kemal Tahir'in kalemi ile ilk kez tanıştım desem daha doğru olacaktır. Kemal Tahir'in, Türk halkının tarihten bugüne gelen
Devlet Ana
Devlet AnaKemal Tahir · Ketebe Yayınları · 20226,9bin okunma
Mısır'da bu devirde birçok Türkçe eser-tercüme kaleme alınmıştır. Mısır sultanlığında konuşulan Türkçe'ye (Anadolu Selçukluları, atabeylikler ve Harezmşahlar ülkesinde kullanılan, Farsça ve Arapça kelime ve terimlerin karıştığı Türkçe saf sayılmadığı için) "hâlis Türkçe" ("Et-Türkî'l-hâlis") diyorlardı.
Sayfa 375Kitabı okudu
Reklam
Bu Türk-İslam devletlerinde iktisadi faaliyetin doğrudan doğruya Müslüman Türklere intikalinin başka mühim bir sebebi de Abbasi halifesi En-Nâsır li-dinillah'ın rehberliğinde bütün İslam ülkelerinde kurulmasına çalışılan ve son derecede düzenli ve disiplinli olarak yürütülen loncalar tarzındaki Ahilik teşkilatıdır. Gayri-Müslimlere kapalı olan bu teşkilat, Müslüman meslek erbabına bir nevi imtiyaz sağladığından, bir yandan Türklerin şehir iktisadiyatına girmelerini kolaylaştırmış, diğer taraftan çeşitli sanat ve iş kollarında çalışan, fakat loncalar dışında kaldıkları için türlü zorluklarla karşılaşan gayri-Müslim unsurun kendiliğinden büyük ölçüde İslamlaşmasını sağlamıştır. Çünkü, bilindiği üzere, Anadolu'nun Türkleşmesinde nasıl baskı, göçürme ve öldürme yoksa, İslamlaşmasında da siyasi ve idari herhangi bir zor kullanma bahis konusu değildir.
Sayfa 359 - İA. Tafsilen bk. mad. Selçuklular, VI, 1, 2.Kitabı okudu
Kaşgarlı Mahmud şöyle demektedir: "Tanrı devlet güneşini Türklerin burcunda doğdurmuş, göklerdeki dairelere benzeyen devletleri onun saltanatı etrafında döndürmüş, Türkleri yeryüzünün hâkimi yapmıştır" Peygamberimizin, "Benim Türk adında bir ordum vardır" dediğini nakleden Kaşgarlı'ya göre, "Türk" adı Tanrı tarafından verilmiştir. O zamanın umumi efkarında yaygın olduğu anlaşılan bu düşüncenin siyasi sahalarda da yankıları görülmekte idi.
Sayfa 347 - cihan hakimiyetiKitabı okudu
ATATÜRK devrimlerinin en büyüğü, en anlamlısı; milli egemenliğe dayalı, tam bağımsız, milli, çağdaş ve laik Türkiye Cumhuriyetidir. ATATÜRK 1933'te Cumhuriyetin 10'uncu yılını kutlarken, Türk inkılabı ile Cumhuriyeti eş anlamda almış; "Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyetidir" demiştir. ATATÜRK'e göre medeniyet dünyasının çağdaş yönetimi Cumhuriyetdir.
"Türkçe'nin grameri şekilde hayret verici güzelliktedir. Fiil, isim vb. gibi unsurlarda görülen uyarlık ve intizam, bütün kolları ile Türk dilinin bünyesinde mevcut açıklık ve sadelik, insan zihninin, ruhunun dil yapısında ne kadar yükselebileceğini gösterir"
Sayfa 333 - max müller / bk. A. Caferoğlu, Türk Dili Tarihi, l, s. 22. Türkolog W. Bang da aynı görüşte. Bk. Fındıkoğlu Armağanı, s. 20.Kitabı okudu
Reklam
Türk ahlâkındaki nizam Türk diline de yansımıştır. Dil, milletleri birbirinden ayırdedici başlıca kültür unsuru olduğuna göre, Türkçe'nin, başka dillerden farklı bir bünyeye sahip bulunması tabiidir. Bu farklılık, Türkçe'deki -kısır ve haşin Bozkır ikliminin şartlarını belgelercesine- kısa, fakat mana yüklü ve sert sesler sıralanması yanında, birbirini takip eden vokaller uyumunda (ahenk kaidesi), kelime köklerine eklerin muntazam bir dizi halinde ilavesi ile gelişen söz üretiminde ve daima özne+nesne+fiil tertibi ile şekillenen cümle kuruluşundaki düzgünlükte ortaya çıkmaktadır.
Sayfa 333Kitabı okudu
Bozkır Türk halkı arasında mâhir marangozlar, tahta oymacılar da vardı. Asya Hunları masa, sandalye, koltuk, dolap yapıyorlar, karyola ve perde kullanıyorlardı. Bu ev eşyasından çoğunu Çinliler Hunlardan öğrenmişlerdi. Debbağlık san'atı da Ruslara Bulgarlardan geçmişti. Eski Türkler elbiseleri için ütü bile kullanmakta idiler.
Sayfa 308 - DLT, I, s. 348.Kitabı okudu
Domuzun ise, hiç olmazsa ekonomik hayatın başlangıcında, Türk Bozkırları ile alakası olmamıştır. Türkler -Avrupa bölgelerindekiler dahil- tarihleri boyunca yani İslamiyet'ten önce dahi, hiç domuz beslemedikleri gibi, etini yemekten de hoşlanmamışlardır.
Sayfa 305 - iktisadî hayat / W. Eberhard, Eski Çin Kültürü ve Türkler, s. 21; ayn. müell, Tobaların Hayvancılığı, s. 487;. ayn. müell, Çin'in Şimal Komşuları, s. 62, 94; A. Kollautz, ayn. esr., ll, s. I 7 vd.Kitabı okudu
Kültürü ve uygarlığı olmayan bir millet ve devlet, milli kültür mücadelesi yapar mı? Türk Milleti, çeşitli insan sürülerinden meydana gelmiş toplama Amerikan halkı mı?
Sayfa 205
Türk Adı
Gök-Türk hakanlığının kuruluşundan itibaren, önce bu devletin, daha sonra imparatorluğa bağlı, kendi husûsî isimleri ile de anılan, diğer Türklerin ortak adı olmuş ve zamanla Türk soyuna mensup bütün toplulukları ifade etmek üzere millî ad payesine yükselmiştir.
Sayfa 45 - ÖtükenKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.